Müşteri, her zaman kandırılmaya açık bir
potansiyeldir. Çünkü kişiler alışveriş yapmaya çıktıklarında tüm bilinçlerini
neredeyse kaybetmekteler. Evden ‘’ekmek almaya’’ diye çıkıp dönerken ekmek dışında birçok şey
aldığınız mutlaka olmuştur. İtiraf ediyorum, ‘’benim oldu’’. Bu gibi örnekler
arttırılabilir; ev ekonomisi ya da alacaklarınızı unutmamak için yazdığınız
alışveriş listeleri alışveriş sonunda karşılaştırıldığında küçük bir kâğıt
parçası olarak karşınıza çıkar. Alışveriş fişinizin boyu alışveriş listesinin
boyunu kat kat aşmıştır. Doğal olarak harcamanız gereken bütçe ‘’eksi bakiye’’
İş gereği ticaretin yoğun olduğu dönemlerde
biz reyon elemanlarından
kısa sürelide olsa kasa açmamızı isterler. İşte o kasa açtığım zamanlardan sizlerle paylaşmak istediklerim var.
kısa sürelide olsa kasa açmamızı isterler. İşte o kasa açtığım zamanlardan sizlerle paylaşmak istediklerim var.
Genelde bu
yoğunluk hafta sonları olduğundan alışverişe ‘’çekirdek aile’’ gelmektedir.
Kasada gözlemlediğim diyaloglar ve vücut
dilleri şöyle;
Öncelikle kasaya sinirli ve gergin gelen aile
babası alışveriş boyunca sabır gösterdiği çocuğuna artık dayanamaz ve bir
azarlama durumu yaşanır. Sepetten çıkarılan ürünleri tek tek okutmaya
başladıktan sonra bitmek tükenmez okuma işlemi dikkat çekici olur ve telaşla
ürünleri poşetleme evresi başlar anne tarafından. Bir yandan da çocuk alınan
bir şeylerden yeme ihtiyacını karşılamak ister. Ebeveynler için o an tam bir
kargaşadır. Kasadan geçen ürünlere dikkat ettiğimizde ise eve alınması gereken
temel ihtiyaçların çoğu bulunmamaktadır. Genellikle abur cubur dediğimiz fiyatı
ucuz diye alınan birçok şey. Fakat o fiyatı ucuz diye alınan birçok şey aslında
bir araya geldiğinde faturayı istenmeyen boyutlara ulaştırıyor. Diyaloglar
arasında dikkat ettiğim en çok söylem; ‘’bu kadar şeyi niye aldın, evde yok
muydu bundan, her gördüğün şeyi almışsın’’. En sonunda da bana söylenen ‘’ biz
bu ürünü almayalım, iptal edelim lütfen’’ oluyor. Gelelim ödeme kısmına, 100 TL
üzeri alışverişlerde çok nadir nakit ödeme yapan müşteri olduğu için çoğu
işlemi kredi kartı ile almaktayım. Bu yüzden sanırım insanlar kredi kartına
muhtaç olmuşlar. Gelir ve giderleri hiçbir zaman bu Türkiye şartlarında
tutmayacak maalesef. Sürekli tüketmemiz gerekiyor, anlamsızca. Bu kadar stresi
kaldıramayan baba tam ödemeyi alacakken ‘‘ bir de sigara alabilir miyim?’’ der ve ödeme işlemini aldıktan sonra sanki
bir savaştan çıkmışçasına, omuzları çökmüş bir şekilde uzaklaşır.
Bilinçli müşteriyi her zaman takdir
etmişimdir. Fiyatları takip eden, alışveriş sonunda fişini kontrol eden müşteri
bilinçli müşteri olma adayıdır benim için. Adayıdır diyorum çünkü her kontrol
eden bilinçli müşteri olmuyor maalesef, hatta çoğu ‘’ kör’’ diyebilirim. Şöyle
ki;
Aldığı ürünün gördüğü fiyatın üstünde
çıktığını gören müşteri, müşteri hizmetlerine gidiyor ve durumu izah ediyor.
Reyon görevlisine yapılan anonstan sonra müşteri ile direk diyaloga başlamış
oluyoruz. Bu durumun istatistiğini yaparsam aşağı yukarı müşteri haklılık oranı
% 40 vardır.
Kalan diğer kısmı ise, ürünün yanındaki,
aşağısındaki fiyatı görüyor ve fiyat hatası olduğunu savunuyorlar. Bu fiyat
hatası çok önemli bir konu müşteri hakları açısından. Aldığınız üründe fiyat
hatası olduğunu düşünüyor iseniz ve alınan ürünle fiyatını gördüğünüz etiketin
mutlaka barkodunu karşılaştırınız, eğer tutmuyor ise ürün tanımına bakınız.
Eğer bu ikisinde de sorun yaşanmışsa çalışanlardan mal numarası kontrolü
yaptırınız. Bunlardan biri tutuyorsa fiyat hatası farkını alma hakkınız var.
Sakın ‘’ürünü iade etmek ister misiniz’’sorusuna kanmayın. Bu soru soruluyorsa
-büyük bir ihtimalle- fiyat hatası var demektir. Genelde müşteri hizmetlerinde
şöyle olur diyalog; ‘’arkadaşlar etiketi değiştirmeyi unutmuş, kusura bakmayın.
Ürünü iade etmek ister misiniz’’ şeklindedir.
Böyle bir cümle
kurulduğunda geri adım atmayın ve almanız gereken para farkını alın.
Geçenlerde bilinçli müşteri olma konusunda
çığır açmış bir müşteri ile karşılaştım. Reyonda ürün açarken dikkatimi elinde
IPad olan bir beyefendi çekti. Birkaç dakika gözlemledim, ilk başta Türkiye
İstatistik Kurumu’ndan geldiğini sandım. Yaklaştım ve nasıl yardımcı
olabileceğimi sordum. Yardıma ihtiyacı olmadığını, sadece veri tabanı için
fiyat girdiğini söyledi. Ben de ‘’ne için’’ dedim. Yerel marketlerde dâhil
olmak üzere şehirde bulunan zincir mağazalara ait -sadece tükettiği ürünlerin
olduğu- bir fiyat veri tabanı oluşturduğunu ifade etti bana. Ne nerde ucuz-pahalı,
adam ayrıntısına kadar anlattı bana. Kullandığı bebek mamasını diğer market ile
kıyasladığında 10 TL fark olduğunu adam tespit etmiş, bazı ürünler sizde pahalı
ve ucuz, bazıları da diğer marketlerde. Önemli olan kullandığı ürünleri farklı
marketlerden en ucuza almak. Bu çalışma beni çok etkiledi, biraz zor olsa da
yapılabilir bir şey olduğunun kanıtı var sonuçta.
YAZAN: CLARK KENT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder