Sualtında fotoğraf çekme amaçları arasında kuşkusuz hobi amaçlı çekimler
yer alır. Sualtı fotoğraf makinelerinin %95’lik bölümünün bu amaçla
kullanıldığı tahmin edilmektedir. Bilimsel ve teknik amaçlı fotoğraflama bunu
izler. Sualtında fotoğrafı çekilen konuların başında sualtı canlıları gelir;
batıklar ve arkeolojik cisimler de giderek ilgi görmektedir.
Sualtı canlıları, insan (dalgıç veya yüzücüler), hayvan (balıklar,
yumuşakçalar, kabuklular, mercanlar, süngerler vb.) ve bitki (algler, yosunlar)
olarak düşünülecek olursa bunlar arasında en
çok fotoğraflanan balıklardır. Gezi- eğlence amaçlı dalışların çoğunda da en doyurucu olanları bol balık görülen dalışlardır.
çok fotoğraflanan balıklardır. Gezi- eğlence amaçlı dalışların çoğunda da en doyurucu olanları bol balık görülen dalışlardır.
Bu bölümde, karadan yapılan fotoğraflamadan farklı yönleri olan sualtı
fotoğraflama tekniği, özellikle balıkların fotoğraflanması açısından ele
alınmış ve malzemelerin kısa tanımına yer verilmiştir. Ayrıntılı bilgi, bu
amaçla yazılmış diğer kaynaklarda bulunabilir.
Fotoğraf, bir sanat dalı olarak kabul edildiği için sualtındaki
fotoğraflama çalışmalarının ürünlerinin de bazıları sanat eseri olarak kabul
edilir. Günümüzde bu yönü ağır basan çalışmaların sergilendiği yarışma ve sergi
izlemek mümkündür. O nedenle, su altı fotoğrafçılığında da sanat ve teknik yönler
olmak üzere temelde iki unsur yer alır. Sanat yönüyle fotoğrafçılık bu bölümün
kapsamı dışında bırakılmış, daha çok belgesel fotoğrafçılık üzerine
durulmuştur. Bu yöntemde, balığın tam boy fotoğraflarının yanı sıra özellikli
bölgelerinin (örn; başın üzerindeki üç nokta, sırt yüzgecindeki ışınların
boyları gibi) yakından çekimleri yer alır.
Balıklar, boyları, hareketlilikleri ve yaşam ortamları açısından çok
geniş çeşitlilik gösteren canlılardır. 0.8 cm’den 20 m’ye kadar varan
boylarıyla; hareketsiz olanlardan 36 m/sn hızla yüzenlere; sıfır metreden
binlerce metre derinliği kadar olan sularda yaşam sürdürmeleriyle fotoğrafı en
zor çekilen canlı sınıfı olarak karşımıza çıkar. O nedenle, fotoğrafçı,
çekimlerine başlamadan önce fotoğraflayacağı türleri ve ortamı belirlemeli, ona
göre makine, objektif, ışık ve film seçmelidir. Kimi balık fotoğraflarının
suyun dışından bile çekilebileceği düşünülürse çok geniş bir bilgi ve teknik
donanıma gerek duyulur.
Balıklar son derece ürkek canlılardır. Pek az sayıda balık, fotoğrafının
çekimi sırasında uygun ve yer zaman ayarlamalarına izin verir. O nedenle,
fotoğrafçının yaptığı iş, balığın yaşamındaki bir anı ‘’ olabildiğince doğal
haliyle’’ yakalamaktır. En iyi pozlar daima balıkların doğal davranışları
sırasında çekilenlerdir. Kaçma sırasında çekilen fotoğraflarda, doğal olmayan
unsurlar kendini belli eder. Tüm canlılarda olduğu gibi balıkların da baş
bölgesi en çok konu alınan vücut bölümüdür. Yakından çekilmiş bir balık kafası
fotoğrafı, çoğu zaman beğeniyle karşılanır, ancak sadece kuyruğu veya
gövdesinin arka yarımını içeren fotoğraf pek anlam ifade etmez. Kaçma anında
çekilen fotoğraflarda balık genellikle başını uzak yöne çevirir. O nedenle,
balık fotoğrafçıdan ürkmüş ise ve kaçma hamlesine başlamışsa fotoğrafını çekme
girişimleri genellikle başarısız sonuçlanacaktır. Ürkmeyi önlemenin bazı basit
yöntemleri vardır. Bunların ilki sualtında yavaş
hareket etmek’tir. Derinlik değiştirirken, kovukların içine veya bir
kayanın arkasına doğru yönelirken son derece ağır hareket etmelidir. Bu sayede
oldukça büyük balıklara yakınlaşmak mümkün olur. Hedef şudur; ‘’o sizi görmeden
siz onu görün’’. İkinci önlem, nefes
tutmak’tır. Balığa yaklaşma ve fotoğrafını çekme süresince nefes tutulursa
daha rahat ve uzun süre görüntü alınabilir. Bunu arttırmanın en iyi yolu geri
beslemeli solunum aygıtları (rebreather) kullanmaktır. Bazı türler (sinarit,
akya gibi) ilk anda fotoğrafçıdan kaçar ancak yavaş ve gürültüsüz kalınırsa
kısa bir süre sonra aynı balık dönüp tekrar gelir. Böylece dalgıç ile balık
arasında karşılıklı bir güven kazanımı söz konusu olur ve fotoğraf çekimi için
uygun ortam ortaya çıkar.
Balık fotoğraflarında başarılı sonuç alabilmek için türlerin yaşam
ortamlarını (habitat, derinlik) ve davranış biçimlerini öğrenmek gerekir. O
nedenle, sualtı fotoğrafçılığında balık çekmeden önce onlarca, hatta yüzlerce
dalış (aletli veya serbest) yapmış olmak, bu esnada balık tür ve davranışlarını
öğrenmiş olmak, fotoğrafçı için büyük üstünlük sağlar. Örneğin bir orfoz
fotoğrafı çekmek için kayalık ve mağaralık bölgelerde ilerilere bakmak; pisi
balığı için dümdüz kum zeminleri gözlemek, denizaltı için seyrek Posidonia (deniz çayırları) ile kaplı
zeminleri iyice taramak gerekir. Balıkla karşılaştıktan sonra çekim için
kullanılacak süre oldukça sınırlıdır. Bu süre türe göre değişmekle birlikte
genellikle 3–5 saniyedir. Belge fotoğrafçılığında ilk amaç, balığı tam boy
olarak görüntülemek olduğuna göre mümkün olan en yakın mesafeden balığın boydan
fotoğrafı alınmaya çalışılır. Kimi türler, dalgıcı algıladığında hareketsiz
kalır (örn; lipsoz, iskorpit, bazı kaya balıkları ve horozbinalar). Ancak her
balığın bir yaklaşabilme mesafesi vardır. Bir kayabalığının tam boy fotoğrafını
çekmek, çoğu zaman 10–20 cm’ye kadar yaklaşmayı gerektirir. Bu durumda da
çevredeki kayaların ve bitkilerin sıkışıklığı balığa yeterince yaklaşmayı
engelleyebilir. Bu durumlarda ışık koşulları yeterliyse zum objektiflerden
yararlanılır.
Balıklar nadiren yeterli kontrast oluşturacak zeminlerde bulunurlar.
Örneğin, siyah renkli bir papaz balığının gündüz orta suda yüzerken çekilen
fotoğrafı, doğru kontrast verir. Ancak aynı balık, bir kavuk ağzındaysa aynı
kontrastı yakalamak pek mümkün olmaz. Kamuflaj ustası balıklar ( örn; pisi,
kalkan balıkları) bulundukları ortamla aynı renklerde ve tonlarda oldukları
için kontrastı yüksek çekim yapabilmek için balığı ürküterek o ortamdan
uzaklaştırmak, rengini değiştirmesini sağlamak gerekebilir. Kovuk içinde yaşayan
balıkların (örn; üçgen balığı) fotoğrafını
çekmek özel çaba ve yardımcı gerektirir. fotoğrafçı görüntü ayarlarıyla
uğraşırken, yardımcı dalgıç ortamı aydınlatmalı ve kaçan türleri izleyerek
fotoğrafçıya kılavuz görevi yapmalıdır.
Yazan&Derleyen: Clark Kent
Kaynak: Türkiye Denizleri'nin Dip Balıkları Atlası
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder