RAW fotoğraf çekmek

RAW fotoğraf kavramıyla bir çok fotoğrafçı savaş etmiş durumdadır. Ama iyi ama kötü. Fotoğraf çekmeye filmli makine ile başlayanlar bilirler, ortada ' negatif ' dediğimiz bir kavram vardır. Sizin çekmiş olduğunuz fotoğraf, ayna ile objektif arasındaki perdenin kalması sonucu görüntü filme girer. Böylelikle film ışık alacağından dolayı mevcut nesneyi / yada gördüğü objeyi , artık önünde ne varsa filme işlemiş olur. Daha sonra eğer filmli makineniz otomatikse kendisi bir sonraki kare için boş film gönderir , perde kapanır, içeriye ışık girmez. Eğer çekme kollu makine kullanıyorsanız siz filmi çekersiniz , perde yine kapanır. Daha sonra bunu yıkamaya verirsiniz, banyo edilir basılır vs.
Buraya kadar her şey normal, hemen hemen hepimizin bildiği şeyler aslında. 

Filmli makinelerin çözünürlüğü bir kenara dursun, dijital fotoğraf makinelerinde yıkanmamış bir film istiyorsanız RAW formatında fotoğraf çekmeniz gerekmektedir. Tabi RAW dışında sıklıkla çektiğimiz JPEG formatlı fotoğraflarda bir çoğumuz çekiyoruz. Hatta az yer kaplasın, daha çok fotoğraf çekeyim mantığıyla aslında bir çok kaliteli görüntüyü elimizin tersiyle itmiş oluyoruz. Teknolojinin sunmuş olduğu imkanları sonuna kadar kullanmaktan çekinmeyen insan evladı, daha çok hırsı ile aslında kendi kendine çekeceği görüntülerin içine ediyor dersek yanılmayız Neyse konumuza dönelim biz!

İngilizce anlamı işlenmemiş fotoğraf olan RAW, fotoğraf formatında, fotoğraf; çekmeniz için onlarca neden sıralanabilir. Bunlardan bazılarını size anlatacağız 

Yukarıda da değindiğimiz gibi, dijital negatif olarak tanımlanan RAW fotoğraf, CCD veya CMOS  üzerindeki ham veriye, hiçbir görsel işleme tabi tutmadan hafıza alır. Diğer formattaki fotoğraflarda dikkat ettiyseniz bazı işlemleri fotoğraf makineleri işlem havuzundan geçirmekte.

RAW fotoğraf, ham veriyi, hiçbir görsel işlemden geçirmeden hafızasına alır. Böylelikle Beyaz Dengesi (White Balance), Eğriler (Curves), Renk Dengesi (Color Balance) ve Keskinlik (Sharpen) gibi ayarları ayrı ayrı sekmen olarak kayıt eder. Size işlenmemiş halde fotoğraf sunar. Deyim yerindeyse unu, şekeri, irmiği verip, bana helva yap der :)

Eğer ileriye dönük fotoğraflarınızı saklamak istiyorsanız RAW fotoğraf sizin için biçilmiş kaftandır. Belkide tek dezavantajı harici harddiskiniz de fazlasıyla yer kaplayacaktır.  Bunun dışında ileriye dönük bir çalışma içerisindeyseniz bu formatta fotoğraf çekmeniz kaçınılmaz olacaktır. JPEG olarak çektiğiniz fotoğrafı yıllar sonra düzenlemek isteyebilirsiniz , ki düzenleme işleminde de geçirebilirsiniz fakat RAW fotoğrafı işlemiş olduğunuz gibi işlemleriniz kolay olmayacaktır. 

JPEG olarak çekmiş olduğunuz fotoğrafın baskı kalitesi RAW formatında olan bir fotoğrafa kıyasla daha geride duracak.  RAW formatında fotoğrafı düzenlerken ister istemez kırpma, renklendirme, beyaz dengesiyle oynama yani bildiğimiz fotoğraf düzenleme işlemleri kayıp vermeden gerçekleştirebiliriz. 

Raw fotoğraf çekerken gürültünün azalacağını desek ne nasıl düşünürsünüz acaba? RAW fotoğraf çekmenin diğer bir avantajı ise çekilen fotoğraflardaki gürültüyü azaltma işleminin yapabilmesidir. Böylelikle RAW fotoğraf işlemede kaybınız JPEG dosyalara oranla çok daha az olacaktır. Bu sebepten ötürü mutlaka RAW fotoğraf çekmeniz yine tavsiyemizdir. 


Teknik olarak fotoğraf makinelerinde çektiğimiz bütün resimlerin ilk aşaması yani obtüratorden sensöre geçiş anına kadar algılama sistemi RAW'dır.  ancak daha sonra makine içindeki RAW dönüştürücüler tarafından eksik RGB piksel bilgileri tamamlanarak RGB JPEG veya RGB TIFF formatlarında kayıt işlemi gerçekleşir. Bu değişim fotoğraf makinesinin özelliğine göre farklılık gerçekleştirebilir ama mantık hemen hemen aynıdır. Yani sony fotoğraf makinesinde ayrı, canon da ayrı bir işlem tarafından dönüştürme işlemleri sırasında CCD sensor tarafından algılanan resimlerin gerçek orjinal bilgileri değişir. Kısacası bu oluşum fotoğraf makinesi tarafından bizim istediğimiz dışında gerçekleşmektedir. Bu yüzden yine RAW fotoğraf çekmeniz tavsiyemizdir :)
*RAW formatta çekilerek saklanan ham resimlerin orjinal görüntüsünden eksik kalan RGB piksel bilgileriyle birlikte tüm ayar ve düzenlemeler daha sonra Photoshop Camera RAW gibi özel programlar kullanılarak yüksek teknolojiye sahip bilgisayarların kalibreli büyük ekranlarında çok daha profesyonelce tamamlanmakta ve gerçek RGB fotoğraflara tümüyle kullanıcının kontrolünde ve kullanıcının istediği şekilde dönüştürme işlemi gerçekleştirilmektedir.
Kameralardaki algılayıcılar (CMOS, CCD) genelde 12 bit derinliğe sahip ( yani 4096 ton ayırt edebiliyorlar) Bu ham bilgi kameranın içindeki işlemci tarafından Bayer filtresiyle renkli JPG'e çevrildiğinde ne yazık ki 8 bit derinliğine düşürülüyor ve sıkıştırılıyor (Yani kanal başına 256 değişik ton).
RAW ise algılayıcıdan gelen HAM verinin sıkıştırmasız olarak korunması anlamına geliyor. Böylece RAW dosyayı Photoshop veya benzer bir yazılımın RAW Converter seçeneğiyle açarken çok ince ayarlar  yapabiliyorsunuz (beyaz ayarı, keskinlik vs.). Ayrıca buna bağlı olarak beyaz ayarını da sonradan istediğiniz gibi değiştirebiliyorsunuz. Kameranın çekim sırasındaki beyaz ayarı yanlış bile olsa bir şey fark etmiyor. 
*Alıntıdır.