İzmir'in en gözde bölgelerinden biri olan Kadifekale, geçtiğimiz süreç içerisinde ''kentsel dönüşüm'' adı altında, plansız şehirleşme, gece kondu, imarsız yapılaşma vb. sebep gösterilerek evlerin teker teker yıkılması, daha sonrasında ''yurtoğlu'' bölgesinde kendilerine yapılan
apartmanlara gidilmeleri zorlandı. Çoğunun sığamıyacağı ve ''yatakhane'' tipinde dairelerde yaşamaya zorlanan, mahalle kültürüne, alışan halk için oldukça zor olmuştu. İşte bu sürece şahit olmayı başarabilen fotoğrafçı dostumuz ''Serkan çolak ve Sinan Kılıç'' bölgede yaşayan ve çoğunluğun ''kürd'' halkının oluşturduğu Kadifekale'lilerin günlük hayatının bir bölümün yansıdığı, aslında o bir bölümün; o yaşamın herşeyi yalın bir şekilde fotoğrafları ile bizlere sunuyor.
apartmanlara gidilmeleri zorlandı. Çoğunun sığamıyacağı ve ''yatakhane'' tipinde dairelerde yaşamaya zorlanan, mahalle kültürüne, alışan halk için oldukça zor olmuştu. İşte bu sürece şahit olmayı başarabilen fotoğrafçı dostumuz ''Serkan çolak ve Sinan Kılıç'' bölgede yaşayan ve çoğunluğun ''kürd'' halkının oluşturduğu Kadifekale'lilerin günlük hayatının bir bölümün yansıdığı, aslında o bir bölümün; o yaşamın herşeyi yalın bir şekilde fotoğrafları ile bizlere sunuyor.
Borçlandırma sistemi ile ev sahibi yapılan Kadifekale'liler aslında her geçen gün içerisinde oturdukları evlerin birer borç katmanı içerisinde olduklarının farkındalar. Çoğunluğun bölgede kiracı olarak yaşadığı insanların, ev sahiplerinin evlerinini satması ile kapı dışarı olması, sonrasında ise apart-topar taşınmaları, bir kısmı için İzmir macerasının sonlanması, bir kısmı için çalışma hayatının zorluğuna bir zorluk daha eklenmesi. Bölgede oturan halkın çoğunluğu, konak-basmane gibi yürüyerek mesafesi kolay olan iş yerlerinde çalıştığı bilinmekteydi. Şimdilerde ise o insanların geçinmeleri zor iken, birde ekstran yol parasının çıkması ile iyice zorlaşmıştır.
2003 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile ''Afete Maruz Bölge'' ilan edilerek, 20 Temmuz 2006 yılında kamulaştırılan ve 2007 yılında yıkım sürecinin başlaması ile Ocak 2012 kadar 1857 evin yıkılması ile sürecin bir kısmı tamamlandı. Artık Kadifekale hali hazır bir şekilde ''hizmete'' bırakılmıştır.
Bizim yorumumuz bunlarla ibaret. Geride haber ve fotoğraflar bulunmaktadır...
Yerel yönetimin resmi yayınlarında ”Ülkemizde, afet gerçekleşmeden önleminin alındığı az rastlanır projelerden biri olan Kadifekale ve Bayraklı Heyelan Bölgelerinde yaşayan hak sahipleri ile yürütülen uzlaşma görüşmeleri sonunda sağlanan %60’ı uzlaşı oranı ile konut isteyenlere kalan borçlarını 15 yıl geri ödemeli olarak ve maliyet fiyatlarıyla 1094 konut tahsis edilmiş, istemeyenlere kamulaştırma bedelleri nakit olarak ödenmiştir.” şeklinde anlatılan projeyle ilgili 2008 yılında Gelişim Koleji 11.sınıf öğrencileri bir alan araştırması yaptı ve bu araştırmada çarpıcı sonuçlara ulaşıldı. Elde edilen sonuçlardan birkaç tanesi ise şöyle:
>>Örneklem grubunun %41′i Kadifekale’nin heyelan bölgesi olduğundan haberi varken %16′sı durumu bilmemekte %43 ise var olduğu iddia edilen bu duruma inanmamaktadır.
>> Hak sahiplerinin %9′u Uzundere TOKİ konutlarına taşınmak isterken %91′i taşınmayı istememektedir.
>> Örneklem grubunun %100′ü evlerin maddi değerini alamadığını belirtmektedir.
>> Uzundere’ye taşınılması durumunda ortaya çıkabilecek en büyük sorunların işsizlik, ulaşım, yol parası ve apartman hayatına uyum olarak sıralanmaktadır.
Kadifekale’deki yaşam alanlarında da avlular önemli yer tutar. Bahçeli ve genelde tek katlı evlerde yaşamaya alışmış, gelişkin komşuluk ilişkileriyle örülü bir hayattan kibrit kutusu gibi üste üste dizilmiş TOKİ’nin ucube apartman bloklarına geçiş oldukça ürkütücü. Bahçesinde erik ağaçları olan, birkaç metrekare de olsa toprakta biber, domates gibi ürünler yetiştirilen, damlarında uçurtma uçurulan, güvercin beslenen yaşam alanlarından modernitenin balkonda saksılar içinde yetiştirilmeye çalışılan limon fidanlarına yolculuk… Ne diyordu kentsel dönüşümlerle daha da güçlenen Ağaoğlu ”Ben çok doğasever biriyim, ofisimin terasında domates fidelerim bile var!” Kim bilir belki de, Ayazma’da olduğu gibi, yoksul emekçi çocuklarının anıları üstüne inşa ettiğiniz koruganlarınızın o geniş teraslarında yetiştirdiğiniz organik tarım ürünleri daha bir lezzetli oluyordur…
Belediyenin rekreasyon ve ağaçlandırma projesiyle ilgili olarak da ciddi bir güvensizlik söz konusu. On yıl sonra gör bak buralar nasıl olacak, nasıl evler yükselecek diye serzenişler duyuyoruz. Sulukule’yi bilir misin dediğimde senden iyi bilirim deyip anlatmaya başlayanlar olduğu kadar bölgenin muhalif yapısından dolayı boşaltıldığını ve hatta sadece Kürt oldukları için sürgün edildiklerini düşünenler de mevcut.Böyle düşünenler genellikle fotoğraf çekilmesine izin vermiyor kendi yaşanmışlıklarından ötürü.Örneğin artık dükkanında Çin malı ucuz ürünler satan eski bir fotoğrafçıyla uzun uzadıya konuşuyoruz.Fakat sıra fotoğraflama aşamasına geldiğinde kesinlikle reddediyor.Sonraki ziyaretimizde yine çaylarımızı içip sohbet ediyoruz.Yine fotoğraflamaya izin vermiyor.”Bir fotoğraf için 8 ay F tipi hücrede kaldım ben,o gün bugündür hiç fotoğraf çektirmedim.” diyor.
TOKİ konutlar bölgesine yerleşen bazı Kadifekaleliler apartmanda sürekli kavgalar çıkması ve bu kültüre uyum sağlayamadıklarından, saatte bir o da yalnızca Üçkuyular’a hareket eden belediye otobüsleriyle yapılan ulaşımdan, geçim kaynakları olan midyeciliği yapamamaktan ve düzenli gelirleri olmadığı için konutların taksitlerini ödeyememekten şikâyetçiler. Bölgede sık sık bir AVM şirketinin servis otobüsünü görüyoruz. Sorduğumuzda ”burada market, eczane yok, biz de bu servislerle aşağılardan alışverişimizi yapıp geliyoruz” cevabını alıyoruz. Bir vatandaş kiraladığı bir konteynır içinde bakkal açmış. Bu fotoğrafların çekildiği dönemde ilköğretim okulu henüz açılmamıştı, bu eğitim-öğretim yılında açıldı. Belki bu tür fiziksel sorunlar zamanla aşılacak. Peki ya sosyolojik sorunlar, bellekler…
Çocuklardan bazıları hâlâ Kadifekale’deki okullarına gidiş geliş yapıyorlar. Ve güvercinler, konutlarda da uçmaya devam ediyor. Kadifekale’de 2000′e yakın ev yıkıldı,20.000 insan yer değiştirdi ve yerel yönetim yıkılan evlerin olduğu bölgeye 20.000 fidan dikti. Rakamların dili;20.000 insan 20.000 fidan. İzmir’de ve başka kentlerde masada bekleyen, yürütülen birçok ‘dönüşüm’ projesi mevcut. Maalesef birçoğu kentsel değil ‘rantsal’ şekilde ilerliyor.
Dünyada ise uygulanan kentsel dönüşüm projelerinde, proje alanlarında yaşayan halkın projenin planlama ve uygulama aşamasında projeye katılımları sağlanması için çalışmalar yapıldı. Yerel halk, beklentilerini ve isteklerini belirterek, projenin tasarım ve uygulama aşamasında projelere katılmışlardır. Soylulaştırılmaya gidilmeden, sosyolojik unsurların göz ardı edilmediği, sürgün değil yerinde dönüşümler bu kadar zor olmamalı.
Canlandırılması, iyileştirilmesi gereken bir alan için, kentsel dönüşüm kararı verildiğinde, ciddiyet ve hassasiyetle işlemesi gereken bir süreçten bahsedilmesi gerekiyor. Kentsel dönüşüm sadece konutları yenilemek değildir, kentsel dönüşüm her ilde aynı tip projelere sıkıştırılmış yaşam formları değildir, kentsel dönüşüm yüksek rant sağlanacak diye yoğun yaşam alanlarının oluşturulması değildir, kentsel dönüşüm konutlar yenilenecek diye insanları yaşam alanlarından uzaklaştırmak değildir. Kentsel dönüşümlerde, ilk olarak ele alınması gereken konu; bölge insanlarının ekonomik ve sosyal sorunlarıdır. Kentsel dönüşüm; yıkım, temizlik, proje ve inşaatlarla değil, sosyal ve ekonomik kalkınmaya yönelik programlarla, mahallelilerin ortak ihtiyaç ve özelliklerine uygun, onları bütünleştirecek projelerle başlaması gereklidir.
Ülkemizde her kent aynı kentsel dönüşüm sorunlarına sahip değildir. Her yörenin kendi sorunları ve bu sorunların çözümünde etkili olabilecek kaynakları mevcuttur. Yöresel kısıt ve kaynakların tespit edilmesi; bunlara bağlı yerel dönüşüm strateji ve politikalarının geliştirilmesi şarttır.
*Fotoğraflar ve yazı
http://serkancolak.wordpress.com/tag/kadifekale/ adlı siteden alınmıştır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder