Vatandaş Abuzer, içimizde ki safhane düşüncelerimiz içinde kaybolmamıza sebep olan mizah romanıdır diyebilir miyiz?
'' General bir başka gardiyana döndü: 'Buradaki tutukluların statüsü nedir?' Gardiyan soruyu pek anlayamamıştı. Bir şeyler söylemek istiyordu ama kem küm ediyordu. General bu kez soru şeklili değiştirdi: 'Yani evladım,' dedi. 'Buradaki tutuklar normal tutuklar mıdır?'
Asker bu sefer soruyu anlamanın şevkiyle gırtlağının yırtarcasına cevap verdi: 'Hayır komutanım!'
'Anormal tutuklular komutanım!'
'Peki normal tutuklarla, anormal tutuklar arasındaki fark nedir?'
'Normal tutuklular, normal cezaevlerinde bulunurlar komutanım. Hırsızlar, esrarcılar, ırza geçenler normal tutukluluklardır. Vatanını yıkmaya kalkışanlar anormal tutuklulardır!'
'Peki bunlara nasıl davranırız?'
'Anormal komutanım!' ''
12 Eylül döneminde önüne gelen bütün canlılıları kimliklerine bakılmaksızın tıka basa ''beyaz toros''lara bindirilip, emniyete getiriliyorlardı. İstanbul için en işlek notka 1.Şube'ydi. İlk karşılama merasimi bütün siyasi tutsak adayları için hemen hemen burasıydı. Buraya getirilen siyasi tutsak adaylar bir dizi eğitimlerin yanı sıra birde denek olarak da kullanılırdı. Evet ülkemiz o dönem 5 cent için 100 takla atarken, emniyet güçlerimiz gecesini gündüzüne katarak, ülke dışına gönderilecek olan elektronik alet ve araçlarının kalite kontrollerini bizzat birinci elden gerçekleştiriyordu. Artık aralarında çocuklarının yüzlerini bile unutanlar vardı. Deneklerin üzerinden gerçekleşen kalite kontrollerin arasında elektrik akımı geçirmekte vardı. Böylelikle yurtdışına gönderilecek olan elektronik aletlerin kalitesi de denenmiş oluyordu. Bir arıza ve sorun varsa hemen anında müdahale bile ediliyordu.
Siyasi tutsaklar tüm bu kalite kontrol akışında başarı ile tamamladıktan sonra kendi aralarında bir kez daha dayanıklıklarını sınıflandırılıyor ve buna göre dinlenme tesislerine gönderiliyordu. Tüm kalite kontrol aşamasını başarıyla geçenler artık rahat(mıy)dı?!...
Dinlenme tesisleri zamanın bütün yıldızlı otelleri ile yarışır haldeydi. Üstelik doğal klimalar ile donatılmışlığı şekilde hizmet ediyordu. Kahrolası monşerler ise buraları nedense sürekli kötülüyordu, bütün kalite kontrol aşaması ise insanlık dışıdır diye sürekli veryansın etmeleri yok muydu? İşte onlar ülke ekonomisini dışa bağımlı olmalarını istemeyenlerdi!
Eğer Abuzer şuan gerçek hayatta bizimle yaşamış olsaydı eminiz ki oda kitabı bu şekilde okuyucuya anlatmaya çalışacaktı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder