Fotojournalizm mi? Foto-muhabir mi?


Fotoğraf ile 7 yıldır ilgilenmekteyim. 7 yıldır fotoğraf çekmeye çalışmaktayım. (Yaklaşık 1 yıldır makinem bozuk olduğundan dolayı profesyonel çekim yapmamaktayım, ufak kaçamaklar hariç tabi) Fotoğraf çekmeye karar kıldığım günü daha dün günü hatırlıyorum. Lise yıllarında almış olduğum ilk zenit fotoğraf makinesi ile çekmiş olduğum fotoğrafları, dağ bayır demeden, çiçek, börtü, böcekleri çektiğim günleri, ilk analog makinemle çekimden sonra rulo filmi banyo/yıkamaya verdiğim zamanı ve ertesi sabah nasıl çıkacak acaba fotoğraflar diye kendime sorduğum o zamanlarda ertesi sabah sonuçları aldığımda ise hüsranla sonuçlandığını görüyordum. ''Sanırsam bu işi yapamayacağı'' kelimesini ilk yıllarımda kendime söylemiştim. Ama asla bırakmayı düşünmemiştim. Yada bırakacak bir etken olduğunu görmüyordum. Bazı bir takım engeller engel olarak teşkil etsede...

Fotoğraf sanatı ile ilgilendiğim şu zaman diliminde epeycede yol aldım sanırım ( zaman kavramı olarak) bu zaman içerisiden kendimi ''fotomuhabir'' olarak tanımlamıştım. Bir kelimenin, kelime darağacıma girerek, yıllardır kendimi tanımladığım kelimeyi ise asmak üzere;  ''fotojournalizm'' ( photojournalist//foto-muhabiri) kelimesi ile tanışana kadar. Bu kelime ile tanışmam yaklaşık 1 ay kadar oldu. Kelime ile bu kadar geç tanışmam ''fotoğraf adına ülkemizde ne olup ne bitiyor'' sorusuna cevap bulacağım bir yeterli kaynağın olmadığından mı kaynaklıydı, yoksa benim bu kaynağı bulamadığım yada yaratamadığımdan mı oluşmuştu? Kişiden kişiye göre değişecek olan bu cevap benim için 2 şıkta geçerli olacatı. Türkiye'de fotoğraf sanatı adına birşeyler yapmaya çalışan ve benim ve arkadaşlarımın takip ettiği ''fotoğraf dergisi'' dışında herhangi bir kaynağın olduğu düşünmemekteyim. 7 yıldır takip ettiğim ve bu süreç içerisinde birkaç sayı hariçinde kaçırmamıştım. Amacım burada dergiye yönelik bir sitem değil, zaten şuan ki halime gelmemin en büyük katkı sahiplerinden biride ''fotoğraf dergisi'' dir.  

Kelimenin zenginlik kazandığı zaman diliminde bazı fotoğraf sanatçılarının hayatları anlatılırken, ''sanatçı uzun zaman fotojournalist olarak çalıştı'', ''uzun zaman fotojournalizm üzerine eğitim aldı'', ''x tarihinde fotojournalist olarak gazetecile başladı''. vs. vs.vs.  diye tanımlamaların arasında yer almaya başladı bile.

Yılların kelimesi olan  foto muhabirliği sanırsam bizlere ''ara güler''den başka kimse daha iyi anlatamazdı yada onun fotoğraflarını ve fotoğraf yaşamını örnek almıyorum diyen foto-muhabir yoktur sanırsam. Dilde gerçekleşen bu yozlaşma, fotoğraf sanatınında kıyılarında su dalgalarıyla gelmeye başladı. Bu dalgalarının ilerleyen zamanda  birer tsunami etkisi yaratıp yaratmayacağını anlayamayız elbette ama anlamaya çalışmamız gereken bazı şeyleri ise görmezden gelmemiz gerekli,  fotoğraf terimi dilimizde mevcut iken, var olan kelimeyi kullanmak yerine neden bu terimi kullanmayı tercih eder olduk?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder