Ara Güler ile geçtiğimiz günlerde bir röportaj gerçekleştiren HT HAYAT dergisinde ki röportajı paylaşmak istedik...
Ara Güler'in İstanbul dışında fotoğraf çekmeyi en sevdiği yerler Hindistan ve Bangladeş gibi Doğu ülkeleri. ''Avrupa yamyam'' diyen usta, Doğu'yu renkli ve samimi buluyor.
Önemli insanlarla sağlam dostluklarınız olmuş, bunun sırrı nedir?
İsmet İnönü sıkı dost olduğum biriydi. Her kesimden insanla dostluğum oldu. Dostluklar kendiliğinden kuruluyordu, özel bir çaba harcamıyordum, enayi miyim? Türkiye'nin en önemli adamı olduğum için herkes benimle dostluk kurmak istiyordu. Picasso'nun 4 gün evinde
misafir oldum. Hal böyle olunca kendisini istediğim gibi poz vermeye de ikna ettim. Ben onun resmini çektim o da benim resmimi çizgi.
misafir oldum. Hal böyle olunca kendisini istediğim gibi poz vermeye de ikna ettim. Ben onun resmini çektim o da benim resmimi çizgi.
Çok fotoğrafınız var ama en çok İstanbul fotoğraflarınız biliniyor.
Söylediğiniz doğru. Bugüne kadar en çok İstanbul'da resim çektim ama yalnızca İstanbul resimlerimin bilinmesine anlam veremiyorum. İstanbul dışında çektiğim de çok fotoğrafım var. Ayrıca Kayseri'den İstanbul'a gelmiş değilim ki. Beyoğlu çocuğuyum. Çocukluğum Galatasaray ile Tünel arasında geçti. Sonradan fotoğrafçı olmadım. Hep makinem vardı. İlk fotoğraf makinemi hatırlamıyorum bile. Ailem zengindi. Dedem Karaköy'de Kalafat'ta Perşembe Pazarı'na kadar uzanan yerin sahibiydi. Yanında bine yakın insan çalışıyordu. Babam da tam tersine bu işlerle ilgilenmeyim eczacılık yapmış...
Başka en çok nerede fotoğraf çekmeyi sevdiniz?
İstanbul'un dışında en çok Hindistan'da fotoğraf çekmeyi sevdim. Sonra Bangladeş. Bu Doğu ülkelerinde yaşam renkli, insanlar da güzel ve samimi. Avrupa ise yamyam. Avrupa'dan nefret ediyorum. Doğu daha sıcak ve hikâyeleri var.
Herkeste fotoğraf çeken telefon var. Artık ayrıcalık kalmadı sanki?
Günümüzde insanlar fotoğraf çektiklerini zannediyorlar ama ıstırap çekiyorlar. Telefonla fotoğraf çekilmez gibi bir algı da var ancak telefonla çekilen resimlerin de güzel çıktığı kanaatini taşıyorum. Elimde Nikon dururken teelfonu elime almam...
Dijital teknolojinin gelişmesine kıl olanlardan mısınız?
Dijital gelişme, fotoğrafı dünyanın bir ucuna anında göndermene olanak sağladı. Gazetecilik için bakacak olursak büyük bir devrimdir. Eskiden atıyorum bir ihtilal olsa onun resmini gümrükten gönderemedin. Her şeyden önce sansür vardı. Fotoğraflarımın yarısını dijitale aktarabildim. İki milyon civarı fotoğrafım var. 2 milyon fotoğraf, 88 yıllık ömür...
Foto muhabirliği yıllarınızda en özgür döneminiz hangisiydi?
Turgut Özal olsun, İsmet Paşa olsun her dönemde mutlu ve rahattım. Kimse bana karışmazdı. Foto muhabirinin astığı astık kestiği kestikti. Şimdikilerle o kadar etkili değil. Önünde gelen fotomuhabiri olduğu için vaziyet böyle oldu. Bana nasın kartı gösteriyorlar bazıları h.stir diyorum. Gazetelerin birinci sayfalarında haber anlatan fotoğraf yok. Eskiden foto muhabirliği bir şahsiyetti. Büyük itibar görürlerdi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder